Neden son zamanlarda aşırı unutkan oluyorum? Neden giderek öğrenmekle zorluk çekiyorum? Neden zihnimin adeta frenine basılmış gibi hissediyorum? Zihnim hasta mı ve bir şifa yolu var mı? Bu gidişatı durdurup tersine döndürebilir miyim?
Unutkanlık yaşadığımız yoğun travmatik olayların etkisiyle ani ve kısa süreli olabileceği gibi, uzun süreli sorunlar yüzünden temellenmiş de olabilir. Unutkanlığımızı artıran ve zihnimizi giderek yavaşlatıp etkinliğini azaltan faktörlerden ilk onunu Zihinsel Şifa taktikleri arasından seçip, ondan geriye doğru şöyle sıralayabilirim:
10-Kronik (sürekli) stres, 30 farklı hormonu tetikleyerek, beynin düşünce ve öğrenme fonksiyonlarını geri plana atar ve vücudu savaşa hazırlayacak şekilde kaslara enerji zerk eder. Stres ortamında beynin ön lobu olan düşünme merkezinin etkinliği yarıya kadar azalır ve düşünemediği ortamda öğrenmeye çalışan beynin başarısız olur.
9-Düzensiz ve dengesiz beslenme beynin öğrendiği bilgiyi uzun süreli hafızaya kalıcı olarak kaydetmesi için ihtiyaç duyduğu kimyasalların yetersizliğine sebep olur. Bir inşatta herşey olsa bile sadece demirin eksikliği nasıl inşaatı durduruyorsa, tek bir gerekli proteinin eksikliği beyni bilgiyi yerleştirmekten alıkoyabilir. İşlenmiş gıdalarla ve proteince fakir beslenenlerin beyinleri tehlikededir.
8-Beynin en önemli enerji kaynaklarından birisi glikoz, açlık halinde yakılan yağdan üretilen keton ve diğeri sudur. Karbonhidrat yoğunluklu beslenmenin sebep olabileceği şeker hastalığı, kan şekeri dengesizliği gibi sorunlar kadar, susuzluk da beyni enerjisiz bırakır. Güçlü hafıza için yeterince su içmek ve yavaş sindirilen gıdalarla beslenmeyi alışkanlık haline getirmek şarttır.
7-Beynin en önemli düşmanlarından birisi, doğa yolla alınmayan, hazır, yani hızlı sindirilen yoğun şekerdir. Beyaz ekmek, pasta, pilav, gazlı, şekerli içecekler, reçel, pekmez yüzünden aşırı şeker alınmasıyla kanın akışkanlığı azalır ve katılaşan kanın beyin kılcallarına sağlıklı ve etkin erişimi engellenir. Daha çok şeker yemek vücudu tıka basa enerjiye boğduğu halde beyni aç bırakır.
6-Beynin tüm fonksiyonlarını etkin gerçekleştirmesi için ihtiyaç duyduğu 8 temel aminoasit türlü protein kaynaklarında yer almakla birlikte, bunların en önemlilerinden birisi olan triptofan açısından beyin genellikle açtır. Çünkü triptofan diğer aminoasitlerle rekabet etmekte ve hepsi kan-beyin bariyerini aşıp beyne geçmeye çalışırken triptofanı engellemektedir. Triptofan, hindi eti, muz gibi gıdalarda yoğundur ve triptofanı diğer proteinlere karıştırmadan, karbonhidratlarla almak gerekir. Aksi takdirde beyin her açıdan gerileyecektir.
5-Beynin çalışması, zihin dediğimiz bilgisayar yazılımlarının nöronlar arasında veri akışını sağlamasıyla gerçekleşiyor. Bu işlemde en önemli husus, nöronların verileri birbirine transfer ederken kullandıkları snaps denen gümrük kapılarının etkinliğidir. Bu kapılar yapğdan yapılmıştır ve bu kapılarda kullanılan en önemli yağ omega 3, balık yağıdır. Sırf doymuş yağla beslenen farelerin öğrenme sürecinin tamamen durduğu görülmüştür. Söz konusu yağın kalitesi beynin çalışma hızını bin kat arttırıp azaltabilir. Söz konusu omega 3 bütün balıklarda değil, bazı balıklarda ve bir de doğada serbest beslenen hayvanların ürünlerinde bulunur.
4-Beyin etkinliğini sağlayan en önemli kaynaklardan birisi melatonin hormonudur ve melatonin 11.00-06.00 aralığında, bilhassa gece yarısında, zifiri karanlıkta ve derin uyku durumunda yoğun olarak salgılanır. Söz konusu aralıkta uyumayan, uyku apnesi olan, ışıkta uyuyan kişinin beyni yeterince melatonin salgılayamaz. Bu konu öylesine önemlidir ki, günlük uyku ihtiyacının bir saat altında uyuyan kişi ertesi gün beyin kapasitesini yüzde on düşük kullanacaktır. Bir hafta bu şekilde uyuyan kişi ağır bir aptallık durumuna düşecek, beyni adeta betonlaşmış, kilitlenmiş gibi olacak, düşünemeyecek ve öğrenemeyecektir.
3-Beyinde bir hasar ortala çıkması mümkündür. Genetik olarak beynin beslenmesini engelleyen bir sorunla doğmuş olabilir insan. Başını sert bir cisme çarpıp beyin içi organizasyonu zedelenmiş olabilir. Şayet kişi ileri yaşlarda ise, beyinde tümör, Alzheimer gibi bir oluşum ortaya çıkma ihtimaliyle doktora gitmelidir.
2-Beynin en yıkıcı düşmanı bağımlılık yapan veya beyne zarar veren maddelerdir. Uyuşturucu, alkol, sigara, tiner, mumun naylonu eritmesi gibi beyni delik deşik edip boşaltır.
1-En tehlikeli, en ölümcül beyin düşmanı, nörotoksik madde cıvadır. Yaşadığımız mekânlarda cıva buharı bulunması ve solunması, halinde beyne ulaşan çok az cıva buharı bile nöronları hızla eritir. Cıva sızıntısı, amalgam diş dolgularından buharlaşabildiği gibi, cıvalı aşılardan, egzoz gazından, büyük balıklardan, florasan lambalardan ve birçok kaynaktan gelebilir.
Beynimiz Allah’ın bize bağışladığı en paha biçilmez lütuflarından biridir. Beyin gücümüz hayattaki statümüzün ve ilişkilerimizi etkili yönetebilmemizin yegâne vesiledir. Bir insan beynini nelerin zayıflattığını ve beynini nasıl koruyabileceğini öğrenmez ve gerekli tedbirleri almazsa, hızla çöker. Kendisine ve çevresine yük haline gelir. Zihinsel Şifa’nın amacı muhtemel sorunları ve çözüm yöntemlerini ortaya koymaktır.
Zihnimizi bir kazayla, elimizde olmayan bir salgın hastalıkla, bir genetik nedenle kaybedersek, Allah’a sığınıp sabretmemiz gerekir. Ancak başlıcalarını yukarıda sıraladığımız sebepler açısından beynimizi korumamız, üzerimize düşen vazgeçilmez değerde bir görevdir.
Nice evlerden zekâsı gerilemiş, zihni zayıflamış insanlar yetişiyor. Çünkü nice kimseler nerede hata yaptıklarını ve nasıl düzeltebileceklerini öğrenme zahmetine katlanmıyor.
Ne yiyoruz ve çocuklarımıza ne yediriyoruz? Kendimizi hangi konularda nasıl uyarıyor ve destekliyoruz? Hangi sözlerimiz ve tavırlarımızla zihinlere ne ekiyoruz? Zihinlere virüs telkin edenlerden kendimizi nasıl koruyoruz?
Kendimizin ve çocuklarımızın zihnimizi koruyucu hareket etmemiz basiretin gereğidir. Doğru adımlar atmamız doğru adımları üşenmeden ve acilen öğrenmemize bağlıdır. Dr. Muhammed Bozdağ