“Karşımızdaki ufku, kirli gözlerinin kinli bakışlarıyla kuşatarak karartan şeytan orduları üzerimize uçtan uca kara kanatlarını germiştir. Modern teknolojiyle kötülük yayan şeytanın vadiye sıralanan savaşçılarına bakın! Şehvet şövalyeleri ön hizamızda duruyor. Karamsarlık bölüğü sağda, kin, kibir, zevk, tembellik, sarhoşluk, sorumsuzluk yanlarda bekliyor.
Biz de o hayalî vadinin sağ başındaki iyilik ordusunu yöneten kudretli komutan olalım. Koruyucumuz yüce Yaradan, duacılarımız da göklerden cesaretimizi izleyen dostlarımız, meleklerdir. Askerlerimiz ümit, çalışkanlık, heyecan, sorumluluk, sevgi, şefkat, vefa, sabır, şükür suretine bürünmüş de, kalbimizden yüreklendirici emirler bekliyor.
“Haydin kahraman askerlerim, kanatlarımın altına girin ve atılın şehveti şeytanın torbadan ordularının üzerine. Parlasın nurunuz ki sönsün karanlıklar, aydınlatın vadiyi ki kaybolsun sahtekâr kötülüğün uyduruk gücü…”
Yeryüzü iyilikle kötülüğün savaş meydanıdır. Biz buraya iyilik adına tertemiz geldik. Çocukluk bitti ve savaşımız başladı. Yenmekten veya yenilmekten başka seçeneğimiz yok.
Kalbimize girip kalemizi içten fethetmeye çalışan kötülüklerle savaşıyor muyuz? Yoksa düşmanın saflarına mı geçtik veya düşmana sırtımızı dönüp kaçıyor muyuz? İyilikçi askerlerimizi başsız mı bıraktık?” Yüreğimde Rabbim, Muhammed Bozdağ
(Kitapyurdu: D&R: Babil: