Yılbaşı gibi Batı âdetlerine İslam medeniyetimizi hâlâ mı kurban edeceğiz?

29560

Kitap Satış Noktaları

Milletler medeniyetlerini yaşatarak yeni nesillere ulaştırır ve medeniyetlerini yok ederek de tarihten silinirler. Milletimizi Müslüman Türk yapan temel sebep, taşıdığı nüfus cüzdanı ve yaşadığı toprak değil, yaşantısı, kültürü ve gelenekleridir.

Peygamberimizden şöyle rivayet edildi: “(Gelecekte) siz (İslam ümmeti) önceki (Hıristiyan ve Yahudi milletlerin) yoluna karış karış uyacaksınız. Öyle ki onlar küçük bir kertenkele deliğine girecek olsalar, siz de onları takip edeceksiniz.” (Müslim, İlm 6) “Kim herhangi bir gruba kendini benzetirse, onlardan olur.” (Ebu Davûd, Libas 4) Anneler, babalar, sevgililer günü, kola, cips, jeans, tango, bira, şapka, gravat derken, yılbaşı kültürüyle birlikte neredeyse bütün halinde Batılı olduk.

Bir İngiliz’i veya Alman’ı bir Türk’ten, saçından ve gözünden değil, bira içme kültürüyle, Noel kutlama, Kiliseye gitme ve benzeri medeniyet farklılığını gösteren davranışlarıyla ayırt edersiniz.

Yeryüzü için atmosfer ne ise, dinler için de medeniyet odur. Medeniyetini kaybeden her din, atmosferini kaybeden dünya gibi silinir gider. Yeryüzünün en büyük huzur kaynağı İslam medeniyeti olduğu halde, bugün maalesef aşama aşama aşınmış ve sönmeye durmuştur.

Mesela, İslam medeniyetinin en temel âdetlerinden olan Kurban ve Ramazan bayramları beş yıldızlı otellerde tatil yapmaya dönüşmüştür. Düğünler, cenazeler, kılık, kıyafet ve sair bir sürü detayın içindeki İslami unsurlar ya iyice silikleşmiş veya yerini Batı medeniyetinin kültürel unsurları ele geçirmiştir. Biz Müslümanlar Batı medeniyetinin İslam medeniyetini işgal etmesine izin verdik. Dıştan içe doğru hızla yok ediliyoruz. Bu gidişatı durdurmalı ve kendimize gelmeliyiz.

Medeniyetimizi korumamız gereken önemli alanlardan birisi, Batı Medeniyetinin en şiddetli saldırılarından birini oluşturan yılbaşı kültür işgaline karşı direnmektir. Çünkü yılbaşı kültürü, sokakları saran çam ağacı kulelerinden, Noel heykellerine ve kıyafetlerine, hindi yeme, içki içme, havai fişek atma ve sabahlara kadar ekranda yarı çıplak kadın vücudu seyrederek şehvetlenme içeriğiyle topyekün icra edildiğinden, medeniyetimize yıkıcı bir saldırıdır. Öyle ki, her yılbaşında toplumlarımız biraz daha Batılılaşmaktadır ve günün birinde geriye milletimizden eser kalmayacaktır.

Neden kendimizi böylesine aşağılayan bu taklidi yapıyoruz? Neden öz medeniyetimizi aşağılatan bu kültür emperyalizmine teslim oluyoruz? Büyük günah olduğunu, Allah’ın yolundan bizi uzaklaştıracağını, çoluk çocuğumuzun elinden dinimizi çalıp götüreceğini göre göre neden yapıyoruz bunu? Batı toplumları en basit meselelerde bile kendi medeniyetlerine bir kerecik olsun ihanet ediyorlar mı?

Bir düşünün: Mesela, bizim onların Noel geleneğini taklidimizin onda biri kadar bizim mehteranlarımızın kostümüyle şehirlerde boy göstersinler. Bir gelenek Avrupa şehirlerini kasıp kavurmaya, hızla yayınlama başlasın. Hıristiyanlar kalpaklı pala bıyıklı mehteran kostümü giydirdikleri kişileri şehir meydanlarında, kalabalık alışveriş merkezlerinde görevlendirsinler. Hediyeler dağıttırsınlar ve resimler çektirsinler. Hıristiyan ve Yahudi çocuklar mehteran modelinden hayranlıkla etkilensinler.

Masal gibi, değil mi? Tabii ki Batı halkı asla kendini böyle maskara etmez. Avrupa’da mehteran kılığıyla geçseniz, size pis, barbar Türk olduğunuzu düşünerek ve tiksintiyle bakarlardı. Ezanın sesine ve bir büyük minarenize bile tahammül edemiyorlar. Böyleyken acaba bizim Batı kültürünün parçası olan Noel ve yılbaşı etkinliklerine gösterdiğimiz hayranlık nasıl izah edilebilir? Sonra da kalkıp vatanseverlikten dem vuruyoruz.

Aramızda Allah’ın doğru yolu ile ilgisi olmayanlara bir diyeceğim yoktur. Buyursunlar hesap gününe kadar eğlensinler. Ama biz cenneti hedefleyen müminler olarak öz değerlerimize bu hançeri neden saplıyoruz? Hem de Batılılardan daha fazla batıcı davranarak.

Muhammed Bozdağ Sözleri

Birkaç yıl önce Almanya’da yılbaşında bir kitap fuarına katıldım ve gittiğim şehri gezerken, az sayıda evde süslemeler gördüm. Noel baba figürlerine de az rastladım. Ama Türkiye’ye döndüğümde Ankara’daki bütün büyük caddeler ve neredeyse bütün mağazalar süslüydü. Adeta Almanya yarı buçuk bir Hıristiyan memleketti ve sanki Türkiye tam ve gerçekten inanmış bir Hristiyan memleketti. Sokaklarımızda sakallı Noel babalar dolaşıyor; hatta Noel bacılar türüyor. Noel ana kılığında kadınlar bile gördüm vatanımda. Sonra şişme Noel babalar… Benzincilerde, pastanelerde, vitrinlerde… Biz Müslümanız. Bu ne maskaralık! Bu yaptığımız kendimize de ayıp, Hristiyanlara da ayıp.

Avrupa’dan bir arkadaştan duydum: Hristiyan kızlar, Türk kızlarının kılık kıyafetinin kendilerine aşırı benzemesinden rahatsızlık duyuyorlar, farkları belli olsun diye boyunlarında Hac taşıyorlarmış. Bu kadar mı itibarsız hale düştük. Avrupalı bile utanıyor bu kimliksiz tavrımızdan.

Noel baba kim? Hıristiyanlık öncesi putperestliğinden gelen bir kültüre verilen modern şekil. Bir efsane. Yaya olarak, eşek sırtında veya gökyüzünde rengeyiklerinin çektiği bir kızakla dolaşan, evlere bacalardan inen, çocuklara hediyeler dağıtan bir yüceltilmiş kişilik. Düşünebiliyor musunuz dinimizin temel görünümünü yerle bir eden bu sembolü içimize aldık, benimsedik, taklit ediyoruz.

Yarın kıyamet günü Allah bizim yüzümüze çarpmayacak mı bu yaptığımızı? Bize gönderdiği tevhit dini bu mu? Kazandırdığı medeniyet bu mu? Çocuklarımıza Noel figürünü neden sevdirdiğimizi sormayacak mı? Yüreğine Hristiyanların Noelinin sevgisini doldurduğumuz çocuğumuza, yarın İslam Peygamberinin sevgisini nasıl yerleştireceğiz? İnsanın figürlerini sevdiği dine yönelmesi kaçınılmazdır.

Biz yüce Allah’ın Müslüman kullarıyız. Allah bizi Kurban ve Ramazan bayramlarıyla onurlandırdı. Bizim geleneğimizde gaipten hediyeler getiren Noel baba inancı, yılbaşı kutlaması, hindi ve çam ağacı katliamı yok. Medeniyetimizde yılbaşında ekran karşısına geçip kanallarda dansöz izlemek ve içki meze eşliğinde sabahlamak yok. Kıyamet günü böyle davranışlardan çok mahcup olacağız. Kabrinin kapkaranlık bir ıssızlık olmasını istemeyen dinine dönmelidir. Hıristiyanları kendi adetlerinde bırakıp kendi medeniyetimizi yüceltmeliyiz.

Allah insanı taklit ettiği kişinin etkisine düşürür ve milletleri de taklit ettiği milletlerin esaretinde ezer. Biz ne zaman kendimiz olursak, yabancıların esaretinden ancak o zaman kurtuluruz. Yoksa biz çırpınır kazanırız ve sonra içimize bir kriz sokarlar, dengemizi sarsıp yılların kazanımını gasp edip götürürler. Sonra yeni noel dervişleri gönderip bizi kurtarmalarını bekleriz utanmadan. Bu kafayı düzeltmeden biz sittin sene Batılıların oyuncağı olmaktan kurtulamayız.

Takipçi kardeşlerime bu yılbaşıyla ilgili önerim:


-Noel görsellerine itibar etmeyelim ve çocuklarımızı da bu sembollerin muhabbetinden koruyalım.

-Hindi eti Rabbimizin bize bir lütfudur. Onu yılbaşından önce veya sonra yiyebiliriz; ama yılbaşında asla…

-Yılbaşı gecesi, televizyonlardan en şiddetli uzak durulması gereken gecedir. Ben yıllardır tv izlemiyorum ve bir şey de kaybetmedim. Hele o gece o ekranlara bakarak işlenen günahlar, bütün bir yılın, hatta bazıları için bir ömrün sevaplarını bir gecede silebilecek büyüklüktedir.

-Yılbaşı gününe doğru büyük alışveriş merkezlerinden ve şehrin eğlenceli, ışıklandırılmış caddelerinden uzak duralım. Yılbaşında oralara pagan, müşrik, çok tanrılı dinlerin sembolleri olan gösterişli, ışıklı ağaçlar dikiyor ve süslemeler yapıyorlar. Bu haramların ortamından geçerken şuuraltı zevk alıyor ve bu haram zevkin defterimize kaydedilen günahı büyüktür. Bu haram zevki yaşamamıza izin vermeyelim. Allah bize daha iyisini verir.

-Nazımızın geçtiği dostlarımızı da bu duruma karşı uyaralım.

-Bazıları yılbaşında alternatif, güya İslami kutlamalar vs. yapıyor. O sokak havasını az çok hissettireceği, göstereceği ve düşündüreceği için bunu da yanlış buluyorum. O geceyi, her türlü eğlendirici etkinliklerden çekilip, yuvamızda rutin bir gün gibi geçirmeliyiz.

Allah bizleri affettiği ve razı olduğu kullarından kabul eylesin. Cahilliğimiz ve duyarsızlığımız yüzünden bizi müşriklerden yazmasın. Bize, kendi rızası uğrunda gerekirse her çileye katlanma bilinci ve her türlü haram zevki terk etme basireti bağışlasın.

Dr. Muhammed Bozdağ