İnsan nasıl bilinçli olur? Bir koyun gibi sürüye tabi olmaktan, bilinci bunalık bir tavuk gibi yaşamaktan nasıl kurtulur? Nasıl kendine gelir? Nasıl bu dünyanın ve öteki dünyanın bilinci içerisinde yaşayarak hayatının etkinliğini kat kat arttırır?
Herkes arkadaşlık ve aidiyet arıyor. Birbirine takılan kalabalıklar birbirini taklit ediyor. Günlük haberler o günün dedikodu kaynaklarını üretiyor. Siyasi kavgalar, çekemezlikler, adaletsizlikler, anlaşmazlıklar, mücadeleler… Hepsi kimseye kalmayacak olan bu kısacık dünya hayatına ait ve biz de sevinip üzülürken çevremizden eser rüzgarlardan bağımsız değiliz.
Bu karmaşadan kurtulma yolunun bir biçimi, bazen hayat filmini durdurup, hayalen kendi bedeninden çıkıp dışarıdan yaşadığı filmi seyretmesidir. Şu an ben başımın üzerine çıkıp tavandan kendimi seyretmeyi hayal ettim mesela… Gözlerimi kapayarak yaptıklarımı izleyince, daha net hissediyorum bu tuhaf ve uyarıcı duyguyu… Zaman zaman böyle bir idrakle hayatımızın rotasını çok daha iyi kavrayabiliriz ve hayatımızı doğru yöne yönlendirme irademizi güçlendiririz.
Bu idrakin daha ileri adımları, bebekliğine kadar geçmişine ve ölümüne kadar geleceğine gitmektir. Bütün bir hayatınızın hikayesini adeta avuçlarınızın içinde gördüğünüzde ne kadar lüzumsuz şeyle oyalanarak hayatınızı heba ettiğinizi anlıyorsunuz. Acilen bir şeyleri atıp temizlenmek ve hayatımıza hayati bir şeyleri eklemek gerektieğini anlıyorsunuz.
Bu idrakin en büyük sıçrayışı ise bilincini kainat ötesine taşımaktır. Şu an ve her an, uyurken, uyanıkken, sinirliyken, ağlarken, günahta veya sevapta, nerede ne yapıyorsak sürekli, her anda ve yerde, yüce Yaradan’ın huzurunda olduğumuz gerçeğinin farkına varmaktır. Bu farkındalık samimi olursa, hayatımızın akışında en büyük temizliği ve rotamızda en net düzeltmeyi sağlayacak olan farkındalıktır.
Şöyle buyurmuştur yüce Yaradan: “Ne zaman sen bir iş yapsan, ne zaman Kur’ân’dan bir şey okusan ve siz ne zaman bir iş yaparsanız, o işe daldığınız zaman biz mutlaka üstünüzde şahidizdir. Ne yerde ne gökte zerre miktarı bir şey Rabbinden gizli kalabilir! Bundan daha küçüğü de daha büyüğü de apaçık bir kitapta kayıtlıdır.” (Yunus, 61)
Ebedi kurtulun yolu gerçek imanı kazanmak, onun yolu da her an huzurunda olduğumuz yüce Yaradan’ın sürekli her noktadaki yaratma eylemini yönettiğinin bilincinde olmaktır. Allah’ın emirlerine yürekten boyun eğdiren iman böylesi bir imandır. İnsanların çoğu bu bilinçten mahrum oldukları için yüce Yaradan’dan uzaklaşıyor başka şeyleri Yaradan’a ortak kouyorlar. Şimdi yüce Rabbin huzurunda bu satırları okuduğumuzu hissedebiliyor ve saygıyla toparlanabiliyorsak işte gerçek kurtarıcı iman odur. Böyle bir imanı hayatımızın 1440 dakikasının kaçında bilinçli yaşadığımızı değerlendirelim.
Bu sabah ve her sabah gördüğümüz Güneş Yüce Yaradan’ın emriyle geri dönüyor. Yüce Yaradan uzaklardan üşütücü rüzgârlar göndererek, yeryüzü yolcularına ‘artık gidin’ dedi güz mevsiminde. Kuşları öteki ufuklara göçe çıkardı, kelebekleri ve ağustos böceklerini, gelecek yılı şenlendirmek üzere geri gönderdi. Trilyonlarca ton suyu okyanuslardan bulut vagonlarına yükleyip, dilediği vadilere durmadan taşıyıp döktü. Ağaçlar, bitkiler, böcekler, rüzgâr, yağmur, kar, çamur, her şey ve herkes öylece durup bir ilahi emir bekledi. Sonra da bahar bahçelerine gaipten dirilin emrinin gelmesiyle beraber kapkara dallardan taptaze ve minicik uçlar, eşkinler, adeta, eller, yüzler, gözler, gönüller fışkırıyor. Her emirle doğa mevsimleri siyaha, beyaza, yeşile, kırmızıya, sarıya bürünüyor.
Yüce Kerim, bitkileri rızıklarının içinde büyütüyor; hayvanların rızıklarını ayaklarının altına ekiyor veya dalların ucundan uzatıyor. Yerlerden ilahî katına ulaşan şu sayısız dileyişleri, iniltileri, sevinçleri, şükürleri duyup karşılamak ne tarifsiz yüceliktir. En önemlisi, bize şah damarınızda da yakın olan şefkatli Sahibimiz, her an ve şu an, yani şimdi siz bu satırları okurken, sevgisini kalbimize sarmak ve yaratışının ihtişamını içtenlikli bilincimize bildirmek istiyor. Her an yüce Rabbimizin huzurunda bulunduğumuzu unutmasak her yanımız huzur dolup taşacak. Bütün bu kavgalarımız Rabbimizi unutmamızdan kaynaklanıyor. Muhammed Bozdağ