Terör, Allah’a da insanlığa da en büyük ihanet… Terör kitlesel fitne yönü itibariyle cinayetten daha büyük bir ihanettir! Yeryüzünde fesat çıkaranlar Allah’ın en azgın düşmanlarıdır.
Bugünkü haberlere bakıyorum… Diyarbakır’da patlama.. Nusaybin’de patlama, Cizre’de patlama… Allah bütün teröristleri ve teröre duaları ile destek olanları perişan etsin.
Güvenlik güçlerimiz hamd olsun dünyada eşi benzeri az görülür bir hassasiyetle, kılı kırk yararak mücadele ediyorlar terörle… Bir tek masumun burnunun kanamaması uğrunda hayatlarını tehlikeye atıyorlar. Başka devletler olsa toptan, çoluk çocuk demeden imha edip geçecek herkesi… Güvenlik güçlerimizin bu hassasiyetiyle ne kadar sevinsek, ne kadar şükretsek yeridir. Allah ordumuza ve polisimize yardım eylesin.
Allah’a inanan, boyun eğen, yüreğinde kulluk taşıyan vatan evlatları teröristlerin bombalarıyla şehit oluyorlar. Onların sonu cennettir Allah’ın lütfuyla ama sizin sonunuz dünyada imha olmak ve ahırette ebedi cehennem olacak ey teröristler.
Sizin devlete ve millete karşı elinize silah almanız haramdır ve en büyük ihanettir. Hiçbir haklı sebebiniz olamaz. Yeryüzünde fesat çıkarmaya Kur’an’ın takdir ettiği ceza idamdır. Bir zalim ülkede dahi olsanız toplum içinde fesat çıkaramazsınız. Din güvenliğinizin olmadığı yerden dahi, en fazla hicret etmeniz gerekir. O kadar peygamber gelmiş geçmiş, dünyanın en azılı zalimlerine imanı tebliğ etmişler de, teki dahi vatan içinde bir şiddete, teröre bulaştırmamış kimseyi. İç barışı bozmak, Allah’ın dinine savaş açmaktır.
Ama öte yandan güvenlik güçlerinin barışı bozanlara karşı ellerinde silah tutması bir vecibe, bir zorunluluk, bir farz… Siz devletinize ve milletinize isyan ederek ebedi cehennemi seçtiniz. Onlar da milletinin imanı, namusu ve canı uğrunda şehit olarak ebedi cenneti seçtiler.
Bu olaylara tanıklık eden bize sıra gelince… Bu ıstırap herhangi birimizin başına gelebilirdi. Şehit olan, bizim eşimiz, evladımız veya yakın arkadaşımız olabilirdi. Bu olayların acısını yüreğinde hissetmemek, yanan yüreklerin acılarına duyarsız kalmak büyük nankörlük ve feci bir vefasızlık olurdu.
Bu olaylar olurken gülüp eğlenemeyiz. Zaman dua zamanıdır. Terörün bir an önce yok edilmesi için Allah’a yalvarmak, terörü lanetlemek ve dualarımızla ordumuzu güçlendirme zamanıdır. Yoksa, güvenlik güçlerimiz görevlerini yapamayacak olsalardı bu vatanda güvenlik içinde uyuyamazdı kimse.
Acısını pek hissedemediğimiz büyük bir savaşın içindeyiz. Yalanlarla kandırılmış, beyinleri yıkanmış insanlar, öz yurtlarına, geçmişlerine ve geleceklerine ihanet ediyorlar. Arkalarında dünyanın süper güçleri var. Bize dost gibi görünen ve bizim de mecburen dost imiş gibi davrandığımız gizli düşmanlarımız var. Yeryüzünde ekmeğini bu millet kadar kibir ve bencillik yapmadan bölüşüp de bu millet kadar haksız yere ihanete uğrayan, sırtından bıçaklanan başka hangi millet var?
Birlikte şimdi ve bundan sonraki günlerde her fırsatta dua edelim ve dualarımızın arasına güvenlik güçlerimizi dâhil edelim. Çevremizde tanıdık bildik bir şehit ailesi varsa, maddi ve manevi destek ve moral vererek dayanışalım. Bu bizim şeref ve namus ve vatan borcumuzun gereğidir. Onlar canlarını sadece kendi çocukları için değil, bizim çocuklarımız için de verdiler. Onların bu fedakârlığı ile hakları hepimizin üzerindedir. Hepimiz onlara dua etmeye ve emanetlerine sahip çıkmaya borçluyuz.
“Allah’ım şehitlerimize rahmet eyle. Geride bıraktıkları yetimlerinin bahtlarını açık eyle, yollarını aç, işlerini kolaylaştır. Gidişlerinin ardından hüzünlere boğulan anne babalarının ve eşlerinin yüreklerine rahmetinle sabır ve teselli indir.” Amin. Muhammed Bozdağ