-Bir yazar hamd ile şükür arasında fark olduğunu iddia ediyor ve “hamd, içinde farkındalığınla anladığın, artık bitmesini istediğin, bu kadar yeter dediğin yaşanmışlıkların vardır. Bitsin artık hamdolsun Allahım demektir.” diyor, ne dersiniz?
İnsanın kafasına her gelen zannı gerçek sanıp çekinmeden millete pazarlaması vebaldir. Her söz gerçeğe işaret etmez. O çok hatalı cümlelerin öyle yazılması büyük bir saptırmadır, vebaldir. Hamd ile şükür arasında fark varsa da bu o cümlenin iddia ettiği gibi bir fark değildir. “bitsin artık hamdolsun Allahım” demek ve bu sözün içerdiği dehşetli çelişkiyi, zıtlığı görmezden gelmek insanı şeytanlaşma tehlikesine düşürür. Allah’a yeter artık bu sıkıntıyı üzerimden al manasına gelemez. Kul sıkıntılardan dertlerden Allaha sığınır, Allah’tan yardım ve kurtuluş diler ve cehenneme götüren küfür dışındaki her hali hamd ile, minnet ile karşılar.
Fatihanın başındaki “Elhamdülillahi Rabbil alemiyn” ayeti, nimete karşı ezeli ve ebedi olarak var olan ve olacak olan bir minnet ve şükür gerçekliğini ifade eder. Hamd ile şükür aynı manaya işaret etmekle beraber, şayet aralarında bir fark aranıyorsa o da şudur:
Hamd şükrün en kökten en, temelden gelen şeklidir. Yani nimetlerin nimeti, sebeplerin sebebi, verenlerin vereni, her şeyin her şeyi Allah’tır ve bu düzeyde, nimetler için sadece Allah’a şükredilir demektir. Bu açıdan en kök ve mutlak şükür hamddir ve bu sadece ve yalnızca Allah’a yapılır.
Fakat aynı minneti ifade eden şükür/teşekkür, bu hamdin sebepler silsilesine de yapılması caiz olan şeklidir. Yani anne babana, insana, iyilik edene lütfu karşılığında şükredebilirsin. Allah’a da zaten şükretmen gerekir. Birbirimize teşekkür bu kabildendir. Fakat Allah esas lütfedenlerin lütfedeni olduğundan ona yaptığının asıl şükür hamd iledir. Allah hamdin sadece kendisine yapılabileceğini buyurmakla beraber şükrün kendisi yanında insanlara da yapılacağını buyurmuştur: “İnsana buyurduk ki: “Hem Bana, hem de anne-babana şükret!” (Lokman 31/14) ayeti bu açıdan hamdi şükür düzeyinde ifade etmeyi kast eder. Muhammed Bozdağ