-Ben kuruşun hesabı ve kul hakkıyla ilgili yazınızdan çok etkilendim. Ben de bir süpermarketin kasasında duruyorum ve bir iki kuruşluk fazlalığı müşteriye ödeyemiyorum. Gün içine birikip birkaç lira oluyor. Bir fakire versem vebalden kurtulabilir miyim?
-Kuruş da olsa kul hakkıdır. Unutmamalı ki kıyamet günü iğnenin hesabı bile korkunç olacak, çünkü orada kimseden kuruş borç alamayacağız ve bazı insanlar terazide tartılan amellerinin onları cehennemden kurtarması için gram kadarcık sevaba ihtiyaçları olacak.
Fazla kuruşlar için çözüm ne olabilir: Müşteriye bir kuruş kaldı dersiniz. Önünüzde bir yardım kumbarası olur; ödenemeyen kuruşlarınızı filan kuruluşa veriyorum diye bir not düşebilirsiniz. Eksik kuruşlar için de mağaza patronuna tahsil edemediğinizi söylersiniz ve birkaç liralık açığa razı olur. Oluşan açığı sizden tahsil ediyorsa o da sizin hakkınıza girmektir. Hepsini konuşmalı. Amel defteri konuştuklarımızı ve yaptıklarımızı yazıyor. Kıyamet günü orada yazanlara göre kendimizi savunacağız.
-Hocam ben de o yazıdan etkilendim. Ben kendi marketimi işletiyorum. Müşteri eksik para veriyor ve söyleyemiyorum, utanıyorum şu kadar kuruşunuz kaldı demeye. Ne yapabilirim?
-İşin sahibi olduğunuza göre, eksik ödemeyi helal edebilirsiniz. Ya da pazarlık helaldir ve sevaptır da. Hakkınızı helal etmiyorsanız mutlaka alacağınızı söylemelisiniz. Ödemeyen ve pazarlık da yapmayanın amel defterine o kul hakkı olarak yazılır. Bilmeliler çünkü kıyamet günü kendilerini savunurken farkında değildik, bizi uyarmadı diyecekler.
Bu tür küçük küsuratları sadece kul hakkı açısından değil, hayır ve sevap açısından da önemsemeliyiz. Burada müşteriye ihmalle bıraktığınız para amel defterinize sadaka ve hayır olarak yazılmaz. Ama kuruşlarınıza kadar tam alıp muhtaca sadaka verirseniz o sizin için bir sevap kapısı olur. Öyleyse biz iyi pazarlık yapmalıyız ve tasarruf ettiğimiz parayı da hayırda harcamalıyız.
Ne mutlu kul hakkına karşı titizlik gösterebilene! O çok büyük bir insandır. Ben öyle bir insanın ellerinden öperim. Bu zamanda filancalar şöyle çalıyormuş, falan filan. Birinin günahı öbürünü hesabından kurtaramayacak. Herkes kendinden sorumlu! Herkes kendi hayatının hesabını verecek. Sen kendin için ne yapıyorsun kardeşim, ona bak! Herkes başkasını değiştirmeye çalışıyor; niye işe kendimizi değiştirerek başlamıyoruz! #muhammedbozdağ #sonsuzlukyolculuğu