Kötülükleri kınamayacak mıyız? Nereye kadar?

3801
Yaprak ve su

Kitap Satış Noktaları

-Hocam, bu konudaki, kınadığınız şey başınıza gelmeden ölmezsiniz, şeklindeki hadise dayanarak insanları kınamak ve ayıplamakta çok titiz davranıyorum. Fakat giderek kötülüklere karşı neredeyse hiç konuşamayacak hale geldim. Haberlerde mesela bir zalimlik görünce çevremdekiler kızarken ben susuyorum. Bir sınırı var mıdır bunun?

-Bir kere kınadığın şey başına gelecek diye olan o hadisin sahihliğinden ben şüphe duyuyorum.  Ben bir vakit o hadisi yazdım. Fakat sonra aklımı kullanıp bu sözün ne anlama geldiğini düşününce dehşete kapıldım. Yani bu hadise dayanarak biz pislikleri yayan zalimleri kınamayacak mıyız? Böyle bir tavır o pislikleri yapmaktan daha adi ahlaksızlıktır. Peygamberimiz şayet söylemişse,  sözünden haşa nasıl böyle bir anlam çıkabilir?

ikincisi, öyle bir söz söylenmişse de muhtemelen daha farklı söylenmiş ve rivayet sürecinde sözün çerçevesi bozulmuş olabilir. Öyle bir söz ancak topluma zalimlik içermeyen şahsi günahlarını gizleyen, saklamaya çalışan insanların durumlarını ifşa etmemekle ilgili olabilir daha çok ve esas da zanla ilgidir. insanlar hakkında zanla hüküm vermek. İşte bak, iffetsiz davrandığı için kocası onu attı, demek gibi. Bir de insanlar hakkında zanla hükmedip, kötü zanlarda bulunmanın, iftira atmanın karşılığını ifade ediyor olabilir o söz. Attığınız iftiranın, bilemeyeceğiniz bir konudaki haksız zannın başınıza gelebileceği söylenebilir. Zira o haksız bir tutumdur ve cezası da onunla aynen yüzleşmektir. Fakat bir zalimliğin ve ahlaksızlığın karşısında olmak vicdanın ve ahlakın gereğidir.

üçüncüsü, toplumda pislikleri ayyuka çıkanları kınamak, pislikleri kınamak o pisliklerin yayılmasına karşı bir çaredir.  Pisliklere sessiz kaldığımız, tepkimizi göstermediğimiz zaman o pislikler iyice yayılır. kimse onları durdurmak için mücadele edemez veya edenler güçsüz ve desteksiz kalırlar.

İslam kötülüklerin önünü açan ve zalimlikleri kolaylaştıran bir din değildir.

Peygamberimiz bir kötülüğü elinle, olmuyorsa dilinle düzeltmeye çalışmayı ve bunu yapamıyorsan kalbinle buğz etmeyi emretmemiş mi?  Bu hadis ile soruda aktardığınız arasındaki çelişkiyi siz de fark etmiyor musunuz? Ben bir kötülüğü eleştirmeden, aleyhinde konuşmadan onu nasıl önleyeceğim?

Görüyorum… Sayfamızda, apaçık pislik davranışını eleştiriyoruz. Ortalıkta malum, çocuğa tecavüz etmiş, zina etmiş, fuhşunu gören çocuğunu öldürtmüş. Bu kadar galiz zalimliklere karşı bile, aşağıladığımız kişilere karşı bize laf yetiştirenler çıkıyor.

“Bu yazınız gıybet değil mi veya kimseyi kınamak bize düşmez.” diyerekten bize karşı çıkıyorlar. Tükürük kafalı beyinsiz insanlar. İşte ben de onları aşağıladım. Böyle insanları utandırıp susturmanın ve azıcık vicdanı kalanları kendine getirmenin bir yolu bu. Yoksa iğrençlikten kurtulamıyorlar.

Bunlar bin yıl secde etseler cennet açmaz kapısını bu iğrenç insanlara diye inanıyorum ben…  Pislikten iğrenmeyen ve ağzını gıybet olur diye açmayan bir ahmak için yaratılmamıştır cennet. Allah bize böyle bir vicdan vermemiştir.

Kötülükleri eleştireceğiz. Ama önce kendimizden başlayarak. Günahları işlediğimizi gördüğümüzde önce kendimizi cezalandıracağız. Başkasına iğne batırmamız gerekiyorsa çuvaldızı önce kendimize batıracağız. Kendini sütten çıkmış ak kaşık görüp ona buna laf yetiştirmek, hele de ufak tefek ve bir de şahsi kusurları eleştiri veya konuşma konusu yapmak bir Müslümanın tenezzül etmeyeceği edep dışı bir davranıştır.

Haberlere bakıp da kendi kendine kızıp küfretmek de değildir kast edilen tepki. Tepkisini sosyal ortamda apaçık ortaya koymaktır. İşte internet bir ortamdır. Burada yazmaktır. İnsanların içinde aleyhinde konuşmaktır. Toplum içinde ahlaksızlığı bilerek yayan insanın aleyhinde konuşmak gıybet değildir.

Kendi yakın ailemiz olmayan yabancıların kişisel günahlarıyla uğraşmak olamaz bizim işimiz. İşte namaz kılmıyor, içki içiyor, oruç tutmuyor. Bunlar bizim asla aşağıla hakkımız olan günahlar olamaz. Sadece dostlukla, haramın felaketini yüreklerine sızarak anlatmaya çalışarak yabancı insanlara yardımcı olmaya çalışırız. Ateşten kurtulmaları için ve bu çok değerli bir cihattır. Kendi ailemizde ise fiilen mücadelesini veririz. Mesela eşi meyhanede olan gider zorla kolundan çekip getirir evine. Namaza kalkmazsa kolundan çekiştirip kaldırır.

Dış dünyaya karşı savaşır gibi mücadelesini vereceğimiz kötülükler ise sosyal zalimliklerdir. Zina, tecavüz, kul hakkı yemek, hırsızlık, adaletsizlik, emanete ihanet gibi kötülüklerdir. Muhammed Bozdağ