-Soru: “Allah hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır. (Mülk, 67/2) ayetindeki sınamayı nasıl anlamalıyız? Her şeyi bilen yüce Allah insanların ne yapacaklarını ezeli ve ebedi ilmiyle bilemez mi ki sınava tabi tutuyor?
-Öncelikle çok sayıda ayette yüce Allah geçmişi de geleceği de bildiğini bildirir. “Onların önlerindekini de (yaptıklarını da), arkalarındakini de (yapacaklarını da) bilir. (Hac, 76)” ayeti gibi çok sayıda ayetten Allah’ın tüm zamanları bildiğini anlıyoruz. Allah kıyametin ne zaman kopacağını, insanların hesap günü birbirine ne diyeceklerini, cehenneme düşenlerin nasıl çekişeceklerini, cennet ehlinin neler söyleyeceğini bildiğini çok sayıda bilgi vererek bildiriyor. Yüce Allah geçmişi de geleceği de, gizliyi de açığı da bilir.
-Öbür yandan Allah bizi çok çalışmaya ve çok duaya çağırır. İnkârcıları ve zalimleri cehennemle tehdit eder; Allaha boyun eğip hayırda yarışanları da Cennetle müjdeler. Birinci grup ayetler Allah’ın geçmiş gelecek her şeyi bildiğini bildirirken, ikinci grup ayetler de yaptıklarımızı bizim tercih ettiğimizi, bu yüzden de sorumlusu olduğumuzu bildirir.
-Kavrayış ufku yetersiz bir akıl bu iki bilgiyi birbiriyle bağdaştıramaz. Ya da anlamlardan birini kabul edip öbürünü görmezden gelir. Bu kader bilgisidir ve bu bilginin derinliği nedeniyle sıradan zihnin bu konularda tartışması meşru değildir. Çünkü kavrayamazsa ve Allah korusun imanını tehlikeye düşürür. Einstein’in görecelilik teorisini bile anlamakta zorlanan aklın bu derin meseleyi anlaması zordur. Şöyle diyelim:
-Yüce Allah’ın “bilgisi ve bizi sınaması” önce geleceği bilmesi ve sonra da bizi bildiği o gelecek için sınaması şeklinde düşünülemez. Allah’ın geleceği bilmesi, bizim gibi geçmişten veya gelecekten değil, ezeliyetten bilmesidir. Ezeliyet zaman/mekân üstüdür.
-Allah’ın ezeliyetini kavramamış akıl şöyle sorar: “İnsanın yaşamadığı ve neyi seçeceğinin belli olmadığı gelecek belirsiz demektir. Allah belirsizi biliyorsa, senaryosunu yazdı ki biliyor.” Bu akıl şunu düşünsün: Mekân da, zaman da yoktu. Allah mekânı yarattı. İlk evren atomdan çok daha küçüktü. Yoktan çıkardığı evren mekânını Allah balonun şişirilmesi gibi büyüttü. Zaman da yoktu, saniye de yoktu. Allah saniyenin 10−43’te birinden daha kısa olan ilk Planck zamanını yarattı ve evrenle birlikte bu zamanı büyüterek asırları yarattı. Yani aslı itibariyle bu koca evren bir noktadır. Bu koca zaman da aslı itibariyle, zamansızlık içerisindeki bir zaman noktasıdır. Bir saniyenin içerisine 17 milyar yılı sığdıran Allah’ın ezeliyetini anladık mı gerçekten? Allah’ın zaman mekan dışılığı bilgisi samimiyetle boyun eğen her kalbe Allah’ın bağışlayacağı bir nurdur.
-Ezeliyetten bakınca tüm zamanlar bir anda görünür. Allah bir tercihimizi “yaptıysak yaptığımız, yapmadıysak yapmadığımız yönünde” bilir. Allah’ın bilgisi, bilinene bağlıdır. Yaşanmayanın bilgisi de olmaz. Siz bu yazıyı okuduğunuz için Allah bunu okuduğunuzu biliyor. Okumasaydınız okumadığınız şeklinde bilecekti.
-Sınamaya gelince… Ayetteki “sınamak” “ortaya çıkarmak” anlamındadır. Sınavı da insanın becerilerini ortaya çıkarmak için yapmazlar mı? Yani Allah bu hayatı bizim neyi tercih edeceğimizi ortaya çıkarmak için yaratmıştır. Ne yapacağımızı bilmesi ise yine bizim tercihimize bağlıdır. Allah bildiğini bizi sınayarak ortaya çıkarıyor değildir.
-Allah’ın bizi sınamasına ne gerek var? sorusu “Allah biz yaşamadan ne yapacağımızı biliyordu da bu yüzden yaşamasak da olur.” anlamına geliyor. Oysa bizim yaşamamız Allah’ın bilgisinin kaynağıdır. Allah bizi yaratmamış olsaydı mevcut olmamış bir şey hakkında indinde bir bilgi olamazdı. Allah bizi yaratmış, bir plan çerçevesinde tercihlerimize vücut vermiştir. Geçmişi ve geleceği aynı anda gören zaman dışından da her şeyi bilmiştir. Dr. Muhammed Bozdağ