İki ay kadar önce Rus askerlerini görmüştüm. Kuzeye doğru Karadenizin üzerinde silahlarını havaya kaldırıp hareketlenen karartılar ürperticiydi… Çok geçmedi Suriye’deki fitnenin ateşine benzin döktüler. Taa Hazardan gönderdikleri bombalarıyla ve yine yığınlarca masum müslümanlar canlarını kaybetti…
Dün yeni bir mesaj algıladım. Bu kez korkarım ki İran alenen ve belki de bize karşı bazı adımlar atmanın hesabını yapıyor. Ümid ederim devletimiz haberdardır ve ümit ederim gerekli tedbirler alınmıştır. Benim tabirlerim yanlış olabilir.. Fakat ben çok tehlikeli bir aşamaya daha geldiğimizi görüyorum ve bunu yazmamın sorumluluğum dahilinde bulunduğunu düşünüyorum.
Bir kalabalık su akıyordu apartmanımızın çevresinden… TBMM kampüsünün içinden çıkan o su aktıkça büyüyüp zemini aşındırıyor ve bir sel gibi yayılarak yerleri sürüklüyordu. Fakat tuhaf ki, su kaynağında da aktığı yerlerde de bulanık görünmüyordu. O kampüs içinde bulunan apartmanımızın temelinden gevşeyip çökebileceğini ve devrilebileceğimizi düşünerek ürperdim. Çevredeki kimi insanlar da çok rahatsızdı ve önceki Meclis Başkanımız halkı teskin için görevli olarak çıkagelmişti. Kendince durumu izah ediyor ve vefat etmiş bir türbedar tanıdığım kendisine sert eleştiriler yapıyordu.
O sırada İran’dan yurdumuza iki füzenin ateşlendiği haberini algıladım ve dışarıdayım. Gece yarısı karanlığa gömülmüş şehrimizin sokaklarından yıldızlara bakıyor, göklerde gezinen iki ışıklı füzeyi endişesiyle izliyordum. Uyandığımda sabah ezanı vaktiydi.
Amerika bütün bölge ülkelerinin bu ateşe bulaşmasını sağlamak için oyun üstüne oyun oynuyor. Şu an yaşanan mücadele üç beş çapulcu terör örgütüyle değil, onlara modern silahları indiren süper güçlerledir. Mecburen birbirimize dost görünüyoruz. Amaç bellidir: Bölge aktörleri birbirini iyice tüketirse sonrası kolay olacak çünkü. Türkiye’yi de o ateşe sokmak için atılan adımlar ve manevralar hala umdukları sonucu vermedi. Korkarım ki bu kez de İran’a çok tehlikeli şeyler yaptırabilirler. İnmek üzere semamızda dolaşan o füzeler İran tarafından bir hazırlığa ve niyete işaret ediyor olabilir.
Son yıllarda hepsi de tabirini değişik şekillerde gösteren siyasal rüyalar birbirini izledi. Hemen hepsinin de tabiri zaman içinde çıktı ortaya. Yaşananların arkasındaki ülkeleri algılıyorum. Zaten tarih ışığında da bilinen gerçekler… Ümmet büyük bir imtihandan geçiyor ve bu şartlarda benim dua etmekten, ümmeti duaya ve tövbeye davet etmekten başka yapabileceğim bir şey yok. Şu an bu toplumun akıl hocaları başka kimseler… Bizim sözümüz üç beş kişiye ulaşacak ve unutulup gidecek. Fakat tarihin kaydına geçsin istiyorum.
Allah bizi bu badirelerden esenlik içerisinde kurtarsın. Kalplerimizi Kur’an’ın gerçek dinine döndürsün. Rabbimizin ne buyurduğunu anlamamız için kitabındaki buyruklarına yönlendirsin. Amin. Muhammed Bozdağ