Zihnimizin gün boyu düşünedurduğu şeyler gelecekte yapıp edeceğimiz eylemlerin alt yapısını inşa eder beynimizde. İrade dediğimiz şey, yani günün birinde vereceğimiz her bireysel karar böyle zihin içerisinde yıllar içerisinde düşüncelerle yoğrula yoğrula inşa olur. İradesizlik de, iradelilik de belli bir anı ifade etmez; o ana kadar bütün geçmişimiz boyunca biriktirdiğimiz düşüncelerin ortak anlamını ifade eder. İnsanın ne düşünüyorsa o olacağı sözünden kast edilen bu süreçtir. Yıllarca bir şekilde düşünüp de işin sonunda başka bir şekilde sonuç almayı ummak boş bir hayaldir. Davranışlarını değiştirmek isteyen işe düşüncelerini değiştirememek başlamak zorundadır.
Bir kısım kimseler kitaplar okuyup heyecanlanıyor ve o motivasyonla bir şeyler yapıp ederken sonrasında balon gibi sönüyor heyecanları ve her şey eski tas eski hamam oluyor. Çünkü kitapla birlikte edindikleri yüreklendirici düşünce tarzını çabucak unutuyor ve alışageldikleri eski düşünce tarzına geri dönüyorlar. Yeni düşünce tarzına tutununcaya kadar mücadele etmiyorlar. Mücadelesiz tek bir zerre başarı olamayacağını unutuyor.
Zihin hayat aracının şoförüdür. Onu kullanma şeklimizle yönetiyoruz hayatımızı. Düşünmek dediğiniz şey aslında hayal etmek, yani zihinde türlü senaryolar tasarlamaktır. Masal mı tasarlıyoruz, şehevi sahneler mi, sorunlara çözümler mi tasarlıyoruz? Yapamıyorum, irademi yönetemiyorum diyen insanın asıl sorunu zihninin sahnelerini yönetmiyor olmasıdır. Zihin motorunun düğmesine doğumla birlikte basılmıştır ve o son nefese kadar gece gündüz çalışacaktır. Onun rüzgarda savrulan saman gibi değil de amacınız uğrunda çalışması sadece sizin çabanızla mümkündür.
“Hayal etmek, yaşayabileceğimiz alternatif senaryoları önce zihninizde tasarlamaktır. Hayal bir tür öngörüdür; yaşayabileceğiniz muhtemel sahnelere önceden bakmak, yolları, yordamları önceden görmektir.
Hayal asla durduramayacağımız bir makinedir. Zihnimizden durmaksızın sahneler geçer ve senaryolar biririni izler. Ya boş bırakımız ve çevreden geçen nesnelerden yansıyan görüntülerin hayalleriyle kalakalırız. Ya da orasını geleceğimizin laboratuvarı görür ve düşüncelerimizi çevrenin rasgele tetiklemesine bırakmaz, kendi gündemimiz ve ideallerimiz üzerinde düşünürüz. Burasını yönetmeyi Allah bizim elimize vermiştir. Fakat burasını yönetemeyen bundan sonra olacakları yönetme gücünü edinemez.
Hayal 1-kibre, yani haddini bilmemeye, 2-tembelliğe yani çalışmamaya, 3-cahilliğe yani nasıl yapacağını öğrenmemeye, 4-ahmaklığa yani akıl dengesizliğine, 5-aceleciliğe, yani sabırsızlığa, 6-dünyeviliğe, yani ahireti unutmaya dayandığı ölçüde, sahibini başarısızlıkta boğar. Böyle bir kimse dünyayı geçici olarak kazansa da ahiretini kaybeder.
Hayal 1–tevazua, yani yalnızca Yaradan’a güvenmeye, 2-çalışkanlığa yani sorumluluklarını yapmaya, 3-eğitime, yani başarmanın yolunu öğrenmeye, 4-akla, yani gerçeği yerli yerinde kavramaya, 5-sabra yani ilahi zamanlamaya güvenmeye, 6 -uhreviliğe, yani her hangi bir gün ölebileceğini hatırda tutmaya dayandığı ölçüde sahibini başarıya ulaştırır. Böyle bir kimse dünyayı geçici olarak kaybetse de ahıretini kazanır.” #muhammedbozdağ #düşünvebaşar