Bu dünyadan sonsuzluğa elimiz bomboş mu gideceğiz?
“Varsayın ki tırmandığınız bir dağda bulduğunuz bir mağaranın içinde en üst değer altınla ve elmasla dolu dev bir hazine buldunuz. Karşınıza bir canavar çıkınca korktunuz ve aceleyle dışarı kaçtınız. Ardından bir deprem oldu; mağaranın kapısı kapandı ve yerini kaybettiniz.
Muhtemel ki şöyle düşünürsünüz: ‘Keşke, acele davranıp da bir parçacık olsun elmas alarak çıkabilseydim… Bir ömür beni krallar gibi geçindirmeye yeterdi.’ İşte dünya o elmas mağarasıdır. Karanlıktır. Çilelidir. Istıraplıdır. Yalancıdır. Geçicidir. Gurbettir. 120 milyar insanı toprak altına almıştır. Dışı süs, içi pistir. Şeytan da, nefis de, bencil ve çıkarcı insanlar da düşmanınızdır. Hepsi de bu mağaradan bir servet kazanarak çıkmanızı engellemek istemektedir. Hedefleri buradan eliniz boş, fakir, cahil, eğitimsiz, erdemsiz, hiçbir şeysiz çıkmanızdır.
Ölüm depremi ansızın bize gelir ve bu mağara kapanır, gerçek hayata ilk adımı atarız kabrin ruhaniyetinde. O gün, cenneti kazanan da eyvah eder, cehennemi kazananda. Cehennemi kazanan bütün ömrünü boşta tükettiğinden, ebedi azapta sonsuza tek inleyecek olmasından kahrolur. Cenneti kazanan ise, neden bütün saniyelerini hayırda ve doğru yolda harcamadığından eseflenerek ah eder.
Hele de cennetin 99 makamından birinin sıradan cennetliklere, kalanının ise yüksek, âlim, faziletli müminlere tahsis edildiğini düşününce ‘keşke’ der… ‘Boş işleri hayatından terk edebilseydim. Keşke kalbimi ve insanlığımı kemiren tv dizilerine kapılmak veya internette okey oynamak yerine Kuran çalışsaydım. Ömrümün onca dakikalarını ilmimi, edebimi, imanımı, iyiliğimi güzelleştirmek uğrunda harcasaydım. Yüce Allah’ıma en yakında bulunan öncü müminlerin saflarına katılabilseydim. Ah benim aklım, neredeydin bir ömür boyunca sen! Ah, keşke!” Dr. Muhammed Bozdağ